TÜRKİYE’NİN BİR “DEVLET HAFIZASI” VAR MIDIR? Veya TÜRK MİLLETİNİN “MİLLİ HAFIZASI” VAR MIDIR?

“Dervişin fikri” köşesinde bugün:

TÜRKİYE’NİN BİR “DEVLET HAFIZASI” VAR MIDIR? Veya
TÜRK MİLLETİNİN “MİLLİ HAFIZASI” VAR MIDIR?

Tacikistan’ın başkenti Duşanbe’de düzenlenen “Asya’da İşbirliği ve Güven Artırıcı Önlemler Konferansı (CICA) 5. Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi” ile ilgili haberleri TV den izledim. Baş aktörler Sn. Başkanımız R.T. Erdoğan, Rus Lider Putin, Çin devlet başkanı Xi Jinping arasındaki sıcak sohbet ile ilgili samimi görüntüler ekrana yansıyordu.
Ayrıca yazılı basında “ABD’ye karşı Asya ekseni Çin-Rusya-Türkiye işbirliğinde şekillenecek” mesajı verildiği yazıyordu..

Haberleri izlerken ve okurken aklımdan geçenleri sizinle paylaşıyorum:
Türkiye’nin “Devlet hafızası”var mıdır?
Veya Türk Milletinin “Milli hafızası” var mıdır?

Çin’de CCTV de “Devlet hafızası 国家记忆” başlıklı bir belgesel program var. Sürekli olarak Çin’ in geçmişte kimlerden ne gibi kötülükler gördüğünü anlatır. Bazen de devlet olarak yapacağı toplumsal olaylara fikir altyapısı hazırlar.
Bu ve benzeri programlar Çin’in ikili ilişkilerde halk tabanıyla uyumlu, tamamen Çin’in kazançlı çıkacağı politikalar üretebilmesine katkı sağlar.
Dolayısıyla Çin’ de “Türk” denince devlet ve Millet olarak hemen Hun akınları, Çin seddi, Talas savaşı, hatta Kore savaşı ve “Varyag gemisi” gibi olayları hatırlar ve Türkiye’ye yanaşırken o bilinçle hareket eder. “Yüzünde gülücük dağıtmak, koynunda hançer saklamak 笑 裡 藏 刀” – Çin’in meşhur “36 Hilesi” nin onuncusudur ve ikili ilişkilerde kullanır. Dolayısıyla Türkiye’ye gösterdiği “Samimiyet” in amacı Türkiye’yi de ele geçirmek için fırsat kollamaktır.
Zira Çin, Doğu Türkistan’ı Türk dünyasından soyutlama ve kardeşi kardeşe boğdurma projesi olan “Shanghai iş birliği örgütü”ne Türkiye’yi sokamamış olup, Türkiye halen Çin’in direk etki alanına girmeyen tek güçlü Türk devletidir. Onun için Çin “Uzaktaki ile iyi geçin, yakındakiyle tepiş ” 遠 交 近 攻” hilesini devreye sokmuştur.

Türkiye’de “Devlet hafızası” veya “Milli hafıza” olsaydı, Çin denince Türk devleti ve milletinin aklına Mete Han’dan beri yaşanan Çin entirakaları, Atamız Bilge Kağanın Orhun Abidesinde taşlara kazıdığı Çin ile ilişkiler konusundaki öğütleri gelirdi.
Türk Milletinin ana yurdu, ata toprağı, Kültür ocağı olan Doğu Türkistan’ın Çin- Mançu devleti tarafından 1887 yılında işğal edildiği gerçeğinin bilinciyle, Milliyetçi Çin döneminde yaşanan bağımsızlık mücadeleleri ve dökülen şehit kanları, 1949’dan beri Çin komünist rejiminde yaşanan asimilasyon işkenceleri ve bugün Çin devletinin Doğu Türkistan’da hunharca uygulamakta olduğu fiziki ve kültürel Türk soykırımından gocunma belirtileri olurdu.
Çin’in İslami değerleri küstahça çiğnemekte olduğu gerçeğinden rahatsızlık duyulurdu.

Bütün bu yaşananlara rağmen Çin’in başını çektiği bir eksende yer alınır taraf tutulur mu? Sorusu sorulurdu.

Aslında Rusya’nın da bu konudaki geçmişi Çin’den farklı değildir.

Çarlık Rusya 1771’de Kırım’ı işgal etmiş, sonraları Türkistan’ı karıştırmış, 1917 de Lenin’in Ekim devrimi Rusların Türkistan’a hakimiyetini sağlamış, Stalin döneminde yaşanan sürgün ve soykırım Türk Milleti için kanlı bir tarih olmuştur.
Gerçi Rusya ile Çin arasında da toprak anlaşmazlığından kaynaklanan gizli düşmanlıklar var ama konu Türk düşmanlığı olunca hemen birleşirler. 1933 yılında kurulan Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti ve 1944 te kurulan Doğu Türkistan Cumhuriyeti Rusların sahtekarlığı ve hainliği sonucunda Çin’e yem edilmiştir.
Ruslar bugün Türkiye ile “müttefik”lik yapıyor ama Kırım’da Türklüğü yok etmek için çalışıyor.
Suriye’de ise “Rusya’nın Türkiye’yi hesaba katmadan bütün muhalif bölgelerde pervasızca sürdürdüğü bombardıman ve rejimin katliamlarını desteklemesi, müttefikliği bırakın, iyi bir komşuluk için bile soru işaretleri doğruyor.”Yücel Oğurlu: https://www.dirilispostasi.com/makale/ortadogudan-dogu-akdenize-krizler-bizi-nereye-suruyor-5d0411f0c0d1c572766adee4”

Anlaşılan Rusya’nın “Türk sevgisi” sadece S-400 ler pazarlanırken devreye giriyor.

Düşünelim: Amerika’ya karşı bir eksen oluşturulacak bu eksenin başını Çin çekecek, ortasında Türkiye olacak, solunda Rusya ekseni toparlayacak. Ve bu oluşum Türkiye’nin menfatına mı olacak?
Diyelimki bu eksen Türkiye’nin yardımıyla hedefine ulaştı ve ABD çöktü, sonra bu iki Türk düşmanı süper güç olunca araya aldığı Türkiye’yi gözünü kırpmadan boğmayacağı nereden belli?

Bir de eksenin hedefindeki Amerika’ya bakalım.

1.Amerika’nın 1990’dan beri Ortadoğuda yaptıkları ve politikaları Türk kamu oyunda Amerika’ya karşı olumsuz bakışa neden olmuştur. Özellikle Amerika’nın son dönemlerde PYD ile işbirliği yapması Türk Milletini derinden yaralamış, Türk- Amerikan ilişkilerini zedelemiştir.
Daha önceki Amerikan düşmanlığı ise tamamen ideolojik sebeplere dayalı”gönüllü Rus ve Çin uşaklığı”ndan ibaret olup Türkiye’nin milli menfaatleriyle hiç bir ilgisi yoktu.
2. Bununla birlikte Türk- Amerikan ilişkilerinde “kanlı” geçmiş yoktur.
Yürekleri parçalayacak, kin nefret tohumlarının ekildiği olaylar (henüz) yaşanmamıştır.
3. Amerika Coğrafik olarak da Çin ve Rus gibi Türk Dünyasına fiziki düşmanlık yapacak, nefesini boğabilecek konumda değildir.

4.Sebebi ne olursa olsun bugün Çin’in Doğu Türkistan’daki insanlık dışı uygulamalarına karşı duran, Uygur Türklerinin yer yüzünden tamamen silinmesini engellemeye çalışan ülkelerin başında gelen ülkedir Amerika.

Olaylara bu yönden bakıldığında yani TÜRKÇE bakıldığında: Güçlü bir ABD nın varlığı Çin ve Rus emperyalizmi gibi tescilli Türk Düşmanlarına karşı bir panzehir olarak görünmüyor mu?

Amerika’ya tabiki boyun eğmeyelim.
Tam tersine, Amerika’nın Orta Doğu’da Türkiye’yi desteklemesinin aslında Amerika’nın da yükünü hafifleteceğini asil hedefi olan dünyanın doğusuna odaklanmasına katkı sağlayacağını anlatalım.

Amerikaya söyleyelim: ” Ey ABD, bu topraklar ta ezelden beri Allah’ın izniyle Türklere emanet edilmiştir. (Sen tabi bunları bilmezsin). Biz Türkler emanete sahip çıkmasını biliriz. Sen buralar için kafa yoracağına git asil hedefine odaklan. Gözün arkada kalmasın”

Dr. Ferhat Kurban Tanrıdağlı

Yorum yaz