Şanghay İşbirliği Örgütü, Sayın Putin’in Ricası ,Türk Milletinin Ortak Menfaatleri Ve Oğuz Kağan’ın Mührü
06 Ağustos 2022 tarihli Gazetelerde yer alan haberlere göre Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Soçi’de Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le yaptığı görüşmenin ardından uçakta değerlendirmelerde bulundu, gazetecilerin sorularını yanıtlarken “Eylül ayında Şanghay Beşlisi, Özbekistan’da toplanacak. Görüşmemizde Sayın Putin de rica etti; nasip olursa biz de inşallah oradaki toplantıya katılacağız” diye konuştu.[1]
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, gazetecilerin sorularını yanıtlarken “Eylül ayında Şanghay Beşlisi, Özbekistan’da toplanacak. Görüşmemizde Sayın Putin de rica etti; nasip olursa biz de inşallah oradaki toplantıya katılacağız” dedi
Bu vesile ile “Şanghay Beşlisi” veya sonraki adıyla “Şanghay İşbirliği Örgütü” yeniden Türk toplumunun gündemine gelmelidir diye basına bakınıyorum ama gözümden kaçmadıysa konuyla ilgili yazı veya değerlendirme göremedim. Sebebini düşünürken gene gazetelerde haber bir gördüm:
“Küresel Duygu raporu sonuçlarına göre : Sinir, stres ve üzüntüde Türkiye dünyada ilk üçte”[2]
Tabi ya, bu kadar yoğun duyguların arasında ŞİÖ’ün ne iş var? Ne olacak ki zaten?
Ancak bana göre ŞİÖ konusu tıpkı bugünlerde yaşadığımız sıkıntılardan dolayı boş verdiğimiz bir çok konular arasında kaynayıp gitmemelidir. Zira Türk Milletinin ortak çıkarları bu konuda son derece duyarlı olmamızı gerektirir.
Kesin doğru olan bir nokta vardır ki: Türkiye bu ortamda mutlaka bulunmalı, zira “Sahibi Olmayan Çay Sovur”. Uygur Atasözünde olduğu gibi: “Özü yok’nung Yüzü Yok”
Benim dikkat çekmek istediğim nokta, bu tür hayati önem taşıyan konularda donanımlı bir şekilde devlet ciddiyetiyle gidilmelidir.
Elbette Sayın Devlet Büyüklerimizin bildikleri çok şey vardır.
Ben de edindiğim bilgi ve bu bilgilere dayanarak sahip olduğum fikirlerimi paylaşmak isterim. Sonuç olarak yanılan ben olmaya razıyım, yeter ki Türk Milleti zarar görmesin.
21.11.2016 tarihinde Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan, Semerkant’tan dönerken uçakta gazetecilere yaptığı açıklamalarda, “Mesele şu; Türkiye bir defa kendini rahat hissetmeli. ‘Benim için varsa, yoksa Avrupa Birliği’ dememeli. Benim kanaatim bu. Yani, bazıları eleştiriyor olabilir ama ben de kendi kanaatimi söylüyorum. Mesela, ‘Şanghay Beşlisi içerisinde Türkiye niye olmasın?’ diyorum.” demişti.[3]
O günlerde ben “Şanghay İşbirliği Örgütü, Avrupa Birliği ve Yol Ayırımındaki Türkiye” başlığında 3 bölümlük bir yazı dizisi yayımlamıştım.
Yazımızın 1.ve 2. Bölümlerinde Şanghay İşbirliği Örgütü’ne üye olmanın Türkiye açısından artısı (?) ve eksisini çeşitli yönleri ile irdelemeye çalışmış sonuç olarak şöyle demiştim:
ŞİÖ ile örgüte resmen üye olmadan Ülke menfaatlerinin gerektirdiği ölçüde işbirliği yapmanın yolları aranabilir. AB nezdinde ise Hak arama çabaları ısrarla sürdürülmelidir.
Büyük devlet olmanın gereği olarak ise Türkiye daha kalıcı bir çıkış yolu olarak kendi önderliğinde manevi coğrafya (gönül coğrafyası) ülkelerini kapsayan yeni bir uluslararası işbirliği teşkilatı oluşturmayı düşünmelidir. Türkiye’nin bu potansiyeli vardır ve gücünü kurumsal düzeye taşımanın zamanı gelmiştir.”[4] O zaman Türk Devletleri Teşkilatı henüz yoktu.
11 Aralık 2016, SHANGHAİ İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ, AVRUPA BİRLIĞİ VE YOL AYRIMINDAKİ TÜRKİYE (3. Ve Son Bölüm)
Daha sonra yazdığım yazılarım ve Kitaplarımda savunduğum tez ve çözüm önerim şu olmuştur:
“Şanghay Beşlisi “veya “Şanghay İşbirliği Örgütü” Türk Dünyasının Boynuna geçirilen bir Boyunduruktur. Türkiye Boyunduruğun dışında kalan en güçlü Türk devleti olarak Çin’in ve Rusya’nın hedefindendir.
2019 da yayımlanan “Küresel Güç Olma Sevdası- Çin Rüyası” adlı kitabımda bu konuyu özel bölüm olarak dile getirmiştim.

2019’da yayımlanan “Küresel güç olma sevdası- ÇİN RÜYASI” adlı kitabımda: “Çin Yayılmacılığının İkinci Adımı: Şanghay Beşlisi/ ŞİÖ: Türk Dünyasına Geçirilen Boyunduruk” başlıklı bölüm yer almaktadır
Bu konuda ortaya koyduğum Çözüm Önerim ise şudur: Türkiye’nin manevi önderliğinde, ŞİÖ’ye üye Türk Devletleri ŞİÖ den çekilmeledir, ŞİÖ’nün içi boşaltmalı, günün sonunda felç edilmelidir. Bunun yerine bugünkü adıyla Türk Devletleri Teşkilatı güçlendirilmelidir.
Savunduğum görüşümün gerekçelerini kısaca özetleyeyim:
Bu Teşkilatın kurulduğu dönem ve amaçlarına bakalım:
1990‘da Sovyetler birliği dağıldıktan sonra Orta Asya’da siyasi boşluk oluştu, Önceleri Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı başkanı Merhum Turan Yazgan Hocanın çalışmaları, Eski Kültür Bakanı Sayın Namık Kemal Zeybek’in çabaları ile bölgede Türkiye’nin önü açılmış, etkisi hızla artarken, 1993 ten sonra Türkiye’nin AB gümrük üyeliğine girme sevdasına odaklanmasıyla, Türk Dünyası boş bırakıldı. Durumu fırsata çeviren Çin boşluğu doldurdu ve 1996 yılında “Şanghay Beşlisi”ni kurdu. Üye ülkeler Çin, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan idi.
1996 yılında “Şanghay Beşlisi”ni kurdu. Üye ülkeler Çin, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan idi.
Çin bu Beşliyi kurarken öncelikli amacı Orta Asya’da esen bağımsızlık rüzgarlarının Doğu Türkistan’a sıçramasını önlemek, Uygurları Türk Dünyasından ve Dünyadan soyutlamak idi.
Çin bu stratejik adımla hem siyası amacına ulaştı hem ekonomik olarak üretim fazlası ucuz Çin malları için büyük bir pazar elde etmiş oldu. 2001 yılında Özbekistan’ı da içine alıp “Şanghay İşbirliği Örgütü” olarak büyüttü. Örgütün sekretaryası Çin’in başkenti Pekin’de, “Bölgesel Terörle Mücadele Kuruluşu” ise Özbekistan’ın başkenti Taşkent’te bulunuyor. Bu örgütün güvenlik anlaşması çerçevesinde Çinli Polisler Üye ülkelerden Uygur işadamlarını eliyle koymuş gibi bulup hiç prosedüre tabi tutulmadan Çin’e götürüp zindanlara atabilmektedir.
“Şanghay Beşlisi” 2001 yılında Özbekistan’ında katılımıyla “Şanghay İşbirliği Örgütü” olarak Genişletildi.
Beş yıllık siyasi ve ekonomik kazanımları sayesinde Çin 2001 yılında Dünya Ticaret Örgütüne üye oldu. Çin Türkistan’dan ve Türkistan üzerinden dünya pazarından elde ettiği ticari kazanımlar sayesinde 2010 yılında ekonomik süper güç konumuna geldi. Süper güç olunca hemen ŞİÖ ve Türkistan üzerindeki gerçek emelini dünyaya ilan etti ve dedi ki: “Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan, Tacikistan ve Sincan Orta Asya olarak adlandırılır. Orta Asya Tanrının bugünkü Çinlilere lütfettiği zengin bir pastadır”
“Orta Asya’ya gelince, bizim gözlerimiz ilk önce Rusya ve Amerika gibi rakiplerin üzerinde olacak, ancak geniş açıdan bakarsak korkarız ki en güçlü rakibimiz Amerika veya Rusya değil; Türkiye’dir![5]
ÇKP’nin strateji uzmanı, ekonomist Song Hongbing:”Türkiye’nin stratejik konumu göz önüne alındığında, bu ülke Çin’in mutlaka işini bitirmesi gereken bir ülkedir.”
17 Eylül 2021,Tacikistan’ın başkenti Duşanbe’de düzenlenen Şangay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) 21. Devlet Başkanları Zirvesi’nde daha önce gözlemci üye olan İran’ın tam üye olarak kabul edildiği açıklandı.[6] Çin – İran arasında yapılan 25 yıllık stratejik anlaşmalar gereğince Çin resmen İran’a yerleşti. Alınan bilgilere göre İran’da binler Çin askeri konuşlanmıştır. Geçen yıl “Türkiye’nin Yeni Komşusu Çin” diye bir rapor hazırlayıp ilgili makamlara sunmuştum.
17 Eylül 2021, İran Şanghay İşbirliği Örgütü’ne tam üye yapıldı
Görüldüğü gibi bugün Türk Dünyasının ve dünyanın bir sorunu vardır, o da Çin yayılmacılığıdır. “Şanghay Beşlisi” ve “ŞİÖ” bu uğurda atılan adım ve kullanılan bir araçtır. Çin tehdidi konusu bir öngörü olmaktan çıkmış ve fiili durum haline gelmiştir. Çin devleti Türk Dünyası ve Türkiye konusundaki yayılmacı emellerini çok açık dile getirmektedir, Doğu Türkistan’da yaşananlar bu fiili durumun canlı kanıtıdır. Dolayısıyla Çin yayılmacılığına karşı en uyanık olması gerekenler Türk Dünyası ve Türkiye’dir.
Şimdi gelelim Sayın Putin’in ricasına.
Putin’in icraatlarından dolayı Rusya bugün AB’nin, NATO’nun kısacası Uygar Dünyanın hedefi haline gelmiş durumda. Hedef tahtasında tek başına kalmamak, kendine göre bir güç oluşturup Uygar dünyaya direnebilmek için bugüne kadar ipleri Çin’in eline bıraktığı ŞİÖ’de kontrolü ele almak istiyor. Bu noktada en kullanılabilir ülke Türkiye’dir tabi. (Biz kendimize kilit ülke diyoruz). Türkiye’nin ağırlığını istismar edebilmek için resmi kurumsal davet yerine rica etmiş olabilir. Bu rica neye işaret ediyor?
Rusların iki asırdır Türk Milletine yaptığı kötülükleri, halen çektirmekte olduğu eziyetleri, Doğu Türkistan Cumhuriyetlerine ettiği hainlikleri Uygurlara yaptığı iki yüzlülükleri tek tek saymıyorum. Çünkü ciltler dolusu kitaplar var. Sadece son Ukrayna işgalinden sonra Türk Milletine ve insanlığa yaptığı kabadayılığına bir bakalım: “19 Mar 2022 Vladimir Putin’in savaşı durdurmak için 5 şartı ortaya koydu:
Buna göre; savaşın durması için Ukrayna’nın bu şartları kabul etmesi gerekiyor;
“Kırım, Rus toprağı olarak kabul edilecek.
Ukrayna Donbass’tan vazgeçecek.
Ukrayna tarafsızlığını açıklayacak ve NATO’ya üye olmayacak.
Ukrayna’da Rusça kullanımı koruma altına alınacak.
Ukrayna ordusunda Nazi düşüncesinden arındırılacak.”[7]
19 Mar 2022 Vladimir Putin’in savaşı durdurmak için 5 şartı ortaya koydu
Sayın Putin’in bütün bu dayatmalarına, baskın demeçlerine, Suriye’de Türk ordusunun karşılaşmakta olduğu “yol kesmelere” rağmen Türkiye olarak Ruslarla hiçbir şey olmamış gibi her ricasını kırmamaya devem edersek, bir dahaki adımda Sayın Putin: “ Türkiye olarak bu savaşı durdurmak için arayı bulmak için çok çaba gösterdiniz, bu çabalarınıza ödül olarak Kırım’ın Rus toprağı olduğunu ilk tanıyan ülke olma şerefini hak ediyorsunuz, madem öyle Kırım’ın Rus Toprağı olduğunu kabul ediverin” diye bir ricada bulunmayacağı nereden belli? Görünen köy kılavuz istemez çünkü. Uygurlarda bir atasözü vardır: “Cin’in Kasti Şeftalede”
Eğer görüşmeler sonrasında Rusya’nın şartları olduğu gibi kabul edilirse, Türkiye dünyanın gözleri önünde Kırım’ın Rus toprağı olduğunu kabul etmiş olmayacak mı? Bu durum, Türk Dünyasının Rus ve Çin emperyalizminin pençesinde ezilmeye devam edilmesine kayıtsız kalacağının ilanı olmaz mı? Türkiye bundan böyle başta Tatar ve Uygur Türkleri olmak üzere Rus ve Çin emperyalizmine karşı var olma mücadelesi vermekte olan esir Türklerin direnişine ölümcül bir darbe indirmiş olmaz mı!
14.06.2019 tarihinde Tacikistan’ın başkenti Duşanbe’de, “Asya’da İşbirliği ve Güven Artırıcı Önlemler Konferansı (CICA) 5. Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi”düzenlenmiş, zirve ile ilgili haberlerde “ABD’ye karşı Asya ekseni Çin-Rusya-Türkiye işbirliğinde şekillenecek.” mesajı verildiği yazıyordu.
Hep birlikte düşünelim; Amerika’ya, NATO’ya AB’ye karşı ,Yani Uygar dünyaya karşı bir güç oluşturulacak, Bu eksenin başını Rusya çekecek, ortasında Türkiye olacak, bir tarafta Çin bu ekseni toparlayacak ve bu oluşum Türkiye’nin menfaatine mi olacak?
Diyelim ki bu ittifak Türkiye’nin yardımıyla hedefine ulaştı ve Uygar dünya çöktü, sonra bu iki tescilli Türk düşmanı süper güç olunca araya aldığı Türkiye’yi gözünü kırpmadan boğmayacağı nereden belli?
Konuya bir de şöyle bakalım:
Günümüzde halen “Esir Türkler” var. Ve bu Esir Türklerin büyük çoğunluğu Çin ve Rusya’nın pençesinde boğulmaktadır.
G7, AB, NATO başta olmak üzere Uygar Dünya ilk defa Çin yayılmacılığını engellemek, Çin tehdidi ve Rus barbarlığına karşı koymak için bir saf oluşturmuş. Ve bu Uygarlık safının kararlı duruşu sayesinde Uygurlar tarihte ilk defa dünya gündemine oturmuş, Çin’in Uygurları sessizce yok etme planları ifşa olmuştur. Derken, Türkiye ve Türk dünyasının Tarihi düşmanlarımızın imdadına koşup, onlara can suyu olması son derece trajikomik bir durum değil mi?
Uygar Dünyanın safında yer alıp Asırlar sonra Türk Milletinin lehine esen bu rüzgarı arkamıza almak varken niye rüzgara karşı yürümekte ısrar ediyoruz?
Öte yandan eğer Türkiye olarak bu Uygarlık safında yer alırsa bugün güney-doğu sınırlarımızda yaşa(tılan)nan güvenlik sorunlarımız hatta beka sorunlarımız da sona erebilir. Zira Uygar dünya hem jeopolitik konum, hem sahip olduğu nüfus açısından bakıldığında Çin yayılmacılığını engelleyecek, Rus emperyalizmini dizginleyecek tek gücün Türkiye’nin manevi önderliğindeki Türk Dünyası olduğu gerçeğini kabul eder ve Türkiye’nin ve Türk Dünyasının önünü açabilir. Zira Çin Tehdidi ve Rus barbarlığı karşısında “Pantürkizm ” son derece masum hatta kurtarıcı bir kavramdır artık.
Son olarak bir haber paylaşayım:
11 Ağustos 2022 tarihinde Letonya ve Estonya devleti, Çin’in 17+1 olarak adlandırdığı 17 Orta ve Doğu Avrupa ülkesinin içinde yer aldıkları Çin işbirliği grubundan ayrıldılar. Letonya Dışişleri Bakanı yaptığı açıklamada, “16+1 formatına katılım arzu edilen ekonomik sonuçları vermedi. Çin ile işbirliğinde yer almaya devam etmek cari uluslararası ortamdaki stratejik hedeflerimize artık paralel değil” dedi.[8]
Letonya ve Estonya’dan Karar! Çin İş Birliği Grubundan Çekildiler
Çin hükümeti, 2012 yılında özellikle Kuşak ve Yol İnisiyatifi kapsamında Avrupa’daki etkinliğini artırmak için Çin ile 17 Avrupa ülkesinin katılımıyla “17+1 İşbirliği Gurubu” oluşturmuş, birçok alanda işbirliği yapıyordu. 17+1 ülkeleri Çin’in yanı sıra 12’si Avrupa Birliği üyesi olan; Estonya, Letonya, Litvanya, Polonya, Çekya, Slovakya, Macaristan, Romanya, Bulgaristan, Hırvatistan, Slovenya ve Yunanistan ile Sırbistan, Bosna Hersek, Karadağ, Arnavutluk ve Kuzey Makedonya’dan oluşuyor.
Görüldüğü gibi, 17+1 Çin ittifaki çözülüyor ve Çin’in boyunduruğundan kurtulmak için büyük ülke olamaya gerek yokmuş, kurtulmak için irade olması yeterliymiş.
Tekrar ediyorum: ŞİÖ’ye üye Türk Devletleri ŞİÖ den çekilmeli, ŞİÖ’nün içi boşaltmalı, günün sonunda felç edilmelidir. Bunun yerine bugünkü adıyla Türk Devletleri Teşkilatı güçlendirilmelidir. Orta Asya’da tek güç Türk Devletleri Teşkilatı olmalıdır.
Hep savunduğum bir tez vardır: Türkiye’nin Partiler üstü menfaatleri var, Türk Dünyasının kişilerin inisiyatifine bırakılamayacak kadar önemli ortak çıkarları var.
Bunun için Oğuz Kağan’ın Mührü Güncellenmeli, Oğuz Kağanın Toyu Yeniden Toplanmalı.
[1] https://www.sozcu.com.tr/2022/gundem/cumhurbaskani-erdogandan-kpss-sinavi-aciklamasi-7291886/
[2] https://tr.euronews.com/2022/08/11/kuresel-duygu-raporu-sinir-stres-uzuntu-turkiye-dunyada-ilk-ucte
[3] https://sehrisiyaset.com/erdoganin-sanghay-beslisi-cikisina-rusyadan-ilk-yorum/
[4] SHANGHAİ İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ, AVRUPA BİRLIĞİ VE YOL AYRIMINDAKİ TÜRKİYE (3. Ve Son Bölüm) https://www.uyghurnet.org/42045-2/
[5] Batı Bölge Teorisi- Çin’in Türkiye ve Türkistan Politikası http://www.sinoturknews.org/tag/turkistan/,
[6] https://www.cafesiyaset.com/haber/iran-sanghay-isbirligi-orgutune-tam-uye-yapildi-h12047.html
[7] https://www.dirilispostasi.com/haber/9762566/vladimir-putinin-savasi-durdurmak-icin-5-sarti
[8] Letonya ve Estonya’dan Karar! Çin İş Birliği Grubundan Çekildiler https://paratic.com/letonya-ve-estonyadan-karar-cin-is-birligi-grubundan-cekildiler/